Göz kapaklarındaki tehlike
Göz kapaklarındaki tehlike: Demodeks
15 Aralık 2019 Hürriyet Ege
GÖZLERİMİZ tıpkı cildimiz gibi dıştan değil, içten beslenmeyi hak ediyor. Çünkü siz ne kadar sağlıklı kalırsanız kalın yaşlanma sürecinde karşılaşabileceğiniz önemli bazı göz sorunları da var ve bunlar yaşlılığın doğal neticeleri değil, sizin gözlerinize gösterdiğiniz ilgiyle bağlantılı hastalıklar. Bu nedenle daha 30’lu yaşlara bile varmadan hepimizin gözlerini yavaş yavaş mercek altına almasında fayda var.
Pek çoğumuz kendimizde ve yakınlarımızda rastlamışızdır. Uzmanlar, gözün kirpik dibi iltihabının çok hafife alınmaması gerektiği yönünde uyarıyor.
EN ÖNEMLİ SORUN
Her organda olduğu gibi gözlerde de bazı değişmeler oluyor. Sorunların başında ise ‘Blefarit’ geliyor. Blefarit her yaşta görülebilen göz kapağının uzun süreli, iltihabi hastalığıdır. Kaşkaloğlu Göz Hastanesi doktorlarından Op. Dr. Ömer Takeş, şöyle anlatıyor;
“Bu rahatsızlık genellikle, cildi yağlı olan, kepek sorunu ya da göz kuruluğu olan kişilerde görülmektedir. Kaşıntı, yanma,batma kızarıklık ve kirpik diplerinde kepeklenme gibi kronik şikayetlere neden olan blefarit hastalığının bazı türlerinde tedavide zorluklar yaşanabilmektedir.
AKAR DA UNUTULMAMALI
Tedaviye dirençli hastalarda akılda tutulması gereken patojenlerden biri de ‘Demodeks akarı’dır. Tüm dünyada yaygın olarak görülen, göz kapaklarını, özellikle kirpik bezlerini tutan bir parazittir. Kaşkaloğlu Göz Hastanesi kliniklerinde mevcut bulunan demodeks görüntüleme cihazları ile bu parazitin tanı ve tedavisinde artık çaresiz değiliz. Bu parazitin tedavisinde Avusturalya’da doğal olarak yetişen Tea tree oil (çay ağacı yağı) kullanılmaktadır. Bu yağ ülkemizde şampuan ve göz merhemi olarak bulunmaktadır.”
Sarı noktayı engelle
Yaşam tarzını değiştir ‘sarı nokta’yı engelle
Halk arasında sarı nokta hastalığı olarak bilinen ‘yaşa bağlı makula dejeneresansı’, 55-60 yaş arası kişilerde en sık görme kaybı yaratan hastalık. Sarı nokta hastalığı olan kişiler, okuma, araba kullanma, kişilerin yüzlerini seçme, televizyon izleme gibi günlük işleri yapmakta sorun yaşıyorlar. Konuyu Kaşkaloğlu Göz Hastanesi’nden göz hastalıkları ve retina uzmanı Prof. Dr. Tansu Erakgün anlattı…
“Zamanla ilerleyen hastalık döneminde görme tabakaları zayıflayarak görme merkezi altında yeni damar oluşumları ve kanamalar ortaya çıkar. Bu hastalıktan şüphe duyan kişi, evdeki duvar fayanslarına bakarak kendini test edebilir. Düz çizgilerde eğrilme ve yamulma hissi şüphe uyandırmalıdır. Bununla birlikte, görmedeki bu değişiklikleri saptamak için özel olarak hazırlanmış kareli test kartları mevcut ve göz hekimlerinden edinilebilir. Risk faktörlerine gelirsek… Ailede bulunması, sigara, hipertansiyon, obezite ve yüksek lipid-kolesterol bunlar arasında sayılabilir. Bununla birlikte, hastalığın ileri evresinde bile kişi tamamen körlük yaşamaz, merkezi görme dışındaki görüş alanı ile günlük hayatını idame ettirir. Yaşam tarzı ve beslenme, hastalığın ciddi evrelere ilerleme riski azaltabilir. Sigaranın bırakılması, doktor kontrolünde vitamin takviyesi ile kuru tipten yaş tipe geçiş de önemli. Laser, fotodinamik tedavi (PDT) ve damar gelişimini önleyici tedavi (Anti-VEGF tedavi) gibi seçenekler, tedavide etkin. Kuru tipten yaş tipe geçmiş sarı nokta hastalığı acil tedavi gerektiren bir durum. Yakın zamana kadar bu hastalıkta uygulanan tedaviler yüz güldürücü sonuçlar vermezken, bugün için gelişen teknolojiler ve yeni tedavi şekilleriyle son derece başarılı sonuçlar alınmaktadır. Yaş tip sarı nokta hastalığında tedavide amaç, hastalığa neden olan tabakalar arasındaki istenmeyen damar tomurcuklarının, sıvı sızıntılarının ve kanamaların kurutulmasıdır. Bunun için farklı tedavi seçenekleri mevcut.”
Göz beyazında sarı leke- Pinguekula
Pinguekula-göz beyazında sarı leke nedir?
Pterijium-gözde et kadar olmasa da insanları rahatsız eden bir başka durum pinguekula olarak adlandırılan gözün beyazında burun tarafında sarı yağ birikmesidir. Bu ikisi ayrı rahatsızlıklardır. Pinguekula-göz beyazında sarı leke burun tarafında sarı yağ görünümlü kabarıklık yapar kornea üzerine yürümez. Estetik rahatsızlık dışında gözde yanma, batma, kızarıklık şikayetlerine neden olur.
Pinguekula-göz beyazında sarı leke tedavisi?
Pinguekula-göz beyazında sarı leke kişiyi estetik olarak veya yanma, batma, kızarıklık gibi şikayetler yaparak rahatsız ediyorsa ameliyatla alınır. Kaşkaloğlu Göz Hastanesinde pinguekula ameliyatları yapılmaktadır.
Pinguekula Ameliyatı nasıl yapılır?
Pinguekula ameliyatı için hastaneye yatmanıza gerek yoktur. Ameliyat 10-15 dakika sürer. Önce uyuşturmak için damlalar damlatıldığından ameliyat sırasında acı duyulmaz. Ameliyat sırasında sarı yağ birikintisi alınarak yerine sağlam doku kaydırılır ve doku yapıştırıcısıyla yapıştırılır. Ameliyattan sonra hemen hastaneden ayrılabilirsiniz. Ameliyat gecesi göz kapatılır ancak ağrı, sızı olmaz. İki taraflı olduğunda iki göz kapatılmaz. Bu ameliyatı yaptığımız hastalar sonuçlardan mutlu olmaktadırlar.
google aramaları: korneada beyaz leke, göz akında sararma, göz akında leke, göz akında beyaz leke, göz akını beyazlatmak, göz akının beyaz olması
Akıllı lens Akıllı Mercek nedir
Katarakt Oluşumu Nasıl Engellenebilir?
Katarakt Oluşumu Nasıl Engellenebilir? Kataraktın 1 numaralı sebebi yaşlılıktır. Ama yaşlılık türü katarakt illaki yaşlanınca olması gerekmiyor. 40 yaşında da oluşabilir 80 yaşında da olmayabilir.
Katarakt oluşumunu engelleyen yada koruyucu etkisi olduğu bilinenlerin başında C vitamini geliyor. C vitamininden zengin gıdalar alan kişiler yani akdeniz tipi beslenen kişilerde katarakt
oluşumunun daha yavaş olduğunu biliyoruz. Sigara kullanımı ve aşırı alkol kullanımı katarakt oluşumunu olumsuz etkilemektedir. Bir diğer olumsuz faktör ultraviyoledir. Özellikle açık havada güneşte iş yapanların ultraviyole ışınlarından güneş gözlüğü takarak, şapka takarak korunması gerekmektedir.
Bunun dışında genetik faktörler geliyor. Bunun için yapılacak birşey yok. Biz doğarken hücrelerimize yazılmıştır. Ama biz C vitamininden zengin beslenerek ve sigara içmeyerek aşırı alkol tüketmeyerek yaşlılık kataraktından korunabiliriz.
Pterjium (Gözde Et) Belirtileri Nelerdir?
“Göz’de yüksek teknoloji başarıyı getirdi.”
Meslek yaşamında 40 yılı geride bırakan Kaşkaloğlu Göz Hastanesi kurucusu Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, tıp sektörünün durmadan geliştiğini ve Türk hekimlerin göz hastalıklarında yüksek teknolojiyi kullanarak ameliyat başarısını giderek yükselttiklerini söyledi. Türkiye’de sağlıkta dönüşüm programıyla birlikte, 2002 yılından sonra hızlı bir gelişme yaşandığını kaydeden Kaşkaloğlu, çevre ülkelere nazaran göz tedavilerinde önemli aşamalar elde edildiğini belirtti.
“Gurur duyuyorum”
Türk hekimlerinin yurtdışında deneyimli ve başarılı olarak tanındığını belirten Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, ” Hekimlerimiz dünyayla yarışıyor; hatta bir adım öne çıkıyor. 15-20 yıl önce bazı göz tedavileri için hastaları yurtdışına göndermek zorundaydık. Şimdi ise bütün tedavileri ülkemizde yapabiliyoruz. Bundan büyük gurur duyuyorum.” dedi.
Baharda gözlerinizi alerjiden koruyun
Kaşkaloğlu Göz Hastanesi hekimlerinden Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Murat Çağlayan baharla birlikte gözlerde görülmeye başlayan alerjik vakaların nedeninin, havadaki toz partikülleri, polen ve güneş olduğunu söyledi. Dışarı çıkarken gözlük takılmasını önerdi
Mevsimsel hastalıklar arasında başı çeken göz alerjileri, baharın gelmesiyle kendini yeniden göstermeye başladı. Özellikle polenlerin ortaya çıkmasıyla birlikte, gözlerde kaşıntı, sulanma ve kızarıklıklara neden olan göz alerjisinin en fazla mağduru, çocuk ve ergenlik dönemindeki gençler. Bahar ve yaz aylarında havada oluşan toz partikülleri, polen ve güneş gibi etkenlerin, gözün beyaz tabakasını örten ince zarda bulunan duyarlı hücreleri uyararak göz alerjisini ortaya çıkardığını kaydeden Çağlayan, alerjik durumun gözde sulanma, yanma,
kızarıklık ve kaşıntı olarak ortaya çıktığını dile getirdi. Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Murat Çağlayan, alerjik belirtilerin en çok çiçek, çim ve ağaçlı ortamlarda görüldüğüne dikkat çekti.
GÖZLÜK KULLANIN
Göz alerjisinden basit yöntemlerle korunmanın mümkün olduğunu vurgulayan Çağlayan, sorun yaşayanların tozlu ortamlardan uzak durmasını ve dışarı çıkarken şapka ve gözlük takmaları gerektiğini vurguladı. Alerjiye maruz kalanların gözlerini kaşıyıp, ovuşturmamaları gerektiğinin altını çizen Op. Dr. Murat Çağlayan, “Ellerimiz, genelde vücudumuzun en kirli bölümü olduğundan enfeksiyona neden olur. Yine, kaşıma alerjinin semptomlarının daha kötüleşmesine yol açar. Böyle durumlarda en etkili yol, göze soğuk kompres yapmaktır. Bu şekilde gözlerimizdeki hem kaşıntıyı, hem de baskıyı azal-tarak enfeksiyonun ilerlemesini de engelleriz” diye konuştu.
DOKTOR KONTROLÜNDE
Alerji tedavisinin genellikle damlalarla yapıldığını söyleyen Çağlayan, damla kullanacak hastaların bu damlaları mutlaka doktor kontrolünde almaları gerektiğine dikkat çekti.
Göz bozukluklarına lazerle ameliyat
Kaşkaloğlu Göz Hastanesi Kurucusu Prof. Dr. Kaşkaloğlu, yeni teknolojiyle birlikte lasik ameliyatlarının çok daha başarılı sonuçlar verdiğini söyledi.
Kaşkaloğlu, dünyada her yıl milyonlarca insanın lasik cerrahisiyle gözlükten kurtulduğunu ve ameliyatın ertesi günü normal yaşama dönebildiğini dile getirdi.
Lazerle göz bozukluklarının düzeltilmesi olarak ifade edilen lasik operasyonlarını 25 yıldır yaptığını kaydeden Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, hem Türkiye, hem Avrupa’da bu konudaki ilk hekimler arasında yer aldığını hatırlattı.
Lasik ameliyatı insanların psikolojisini de olumlu etkilediğine dikkat çeken Kaşkaloğlu Göz Hastanesi Kurucusu Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, ” Lasik, iyi sonuç veren ve yaşam tarzını da çok pozitif etkileyen bir tedavi. Herkese uygulanamıyor. Herkesin göz yapısı ve durumu farklı olduğu için kime tedavi yapılacağının iyi belirlenmesi gerekir. Ameliyatta başarılı sonuç almak için hekim tecrübesi çok önemli. Çünkü ameliyatı doktor yapıyor, kullanılan cihazlar sadece yapılan işi kolaylaştırıyor. Her doktorun her konuda ve ameliyat tekniğinde uzmanlaşması mümkün değil. Belli bir branşlaşma var. Kimisi katarakt, kimisi retina, kimisi lazer ameliyatlarında uzmanlaşıyor. Bilgi almak isteyenlerin uzmanlaşmış hekimlere başvurmaları gerekir” dedi.
17 numara olan gözleri ameliyat ile iyileşti
Çocuk yaşlardan itibaren görme sorunu yaşayan ve gözleri 17 numaraya ulaşan İzmirli tekniker Mesut Yılmazer geçirdiği ameliyatla sağlığına kavuştu. Küçük yaşlardan beri okul ve arkadaş yaşamında az gördüğü için büyük sıkıntı çeken ve arkadaşlarını sesinden tanıdığını belirten Yılmazer’in yaşamı ve görünümü ameliyatın ardından baştan sona değişti. Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu’nun yaptığı Toric ICL ameliyatlarıyla gözleri 17 numaradan 0.75 ‘ e gerileyen Yılmazer, adeta yeniden doğduğunu ve dünyayı tam anlamıyla görmekten ötürü çok mutlu olduğunu söyledi. Ameliyatın ardından özel yaşamının kolaylaştırdığını ve iş başarısının da arttığını dile getiren Yılmazer, operasyonda emeği geçen herkese teşekkür etti.
Punktum Tıkacı Nedir?
Punktum Tıkacı, göz kuruluğunda ve göz yaşının eksik olduğu durumlarda göz yaşının mevcut olan az göz yaşının göz yüzeyinde bir miktar daha fazla süre kalabilmesini sağlamak amacıyla göz yaşı kanallarına küçük tıkaçlar kalabilmesini sağlamak amacıyla göz yaşı kanallarına küçük tıkaçlar uygulanması yöntemidir.
Punktum Tıkacı, Oldukça kolay poliklinik ortamında uygulanabilen ağrısı sancısı veya sıkıntısı olmayan bir uygulama olup kullanılan maddeler silikon yapıda yada hidrojen yapıda kendiliğinden eriyen maddeler olmaktadır.
Sonuç olarak göz yüzeyinde göz yaşı daha fazla kalır ve bizim ilaç tedavimize desteğimizi arttıran bir yöntemdir.
Göz önünde uçuşma, yıldız kayması ve ışık çakması varsa
Göz önünde uçuşma, yıldız kayması ve ışık çakması varsa Hemen Doktora Gidin!
İzmir’deki Kaşkaloğlu Göz Hastanesi’nden Prof. Dr. Tansu Erakgün, ihmal edildiği ve ilerlediği takdirde körlüğe yol açabilecek olan retina dekolmanı hastalığında erken tanının önemli olduğunu söyledi. Göz hastalıkları uzmanı Erakgün, gözde bulunan en önemli dokulardan olan retinanın yırtılmasına bağlı olarak gelişen bu rahatsızlığın tedavisinde vitrektomi ameliyatlarıyla başarılı sonuçlar alındığını kaydetti. PRof. Dr. Erakgün,”Vitrektomi son derece özellikli, dikkat ve tecrübe isteyen bir ameliyat. Bugün için kalp, böbrek, karaciğer hatta kol ve bacak gibi uzuvlar dahi nakil olabiliyor ancak retinanın değişmesi mümkün olmuyor. Bunun için elimizdeki dokuyu ameliyatta korumamız ve zarar vermememiz gerekiyor. Eğer göz önünde uçuşma, ışık çakması ve yıldız kayması gibi belirtileri yaşadığınızı düşünüyorsanız vakit kaybetmeden göz muayenesi olmalısınız.”
Kaynak:26.11.2016 Hürriyet Ege
Retina hastalığında erken tanı önemli
Kaşkaloğlu Göz Hastanesi hekimlerinden Prof. Dr. Tansu Erakgün ihmal edildiği ve ilerlediği takdirde körlüğe yol açabilecek olan “Retina Dekolmanı” hastalığında erken tanının önemli olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Tansu Erakgün gözde bulunan önemli dokulardan biri olan retinanın yırtılmasına bağlı olarak gelişen “retina dekolmanı”nın tedavisinde “vitrektomi ” ameliyatlarıyla başarılı sonuçlar alındığını söyledi.
Retina ihmali kör edebilir
Kaşkaloğlu Göz Hastanesi hekimlerinden Prof. Dr. Tansu Erakgün, retina rahatsızlığında erken teşhisin önemine dikkat çekti, uyarıda bulundu.
Kaşkaloğlu Göz Hastanesi Hekimlerinden Prof. Dr. Tansu Erakgün, ihmal edildiği ve ilerlediği takdirde körlüğe yol açabilecek olan retina dekolmanı hastalığında erken tanının önemli olduğunu söyledi. Prof. Erakgün, gözde bulunan en önemli dokulardan olan retinanın yırtılmasına bağlı olarak gelişen retina dekolmanının tedavisinde Vitrektomi ameliyatıyla başarılı sonuçlar alındığını kaydetti. Retinanın (görme tabakası), beynin uzantısı ve bir sinir dokusu olduğunu ve vitrektomi ameliyatının da bu konuda uzman ve deneyimli hekimler tarafından gerçekleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Erakgün, şunları söyledi: 30 dakikada tamam “Bu hastalığın görülme sıklığı 40’lı yaşlardan sonra artıyor; fakat farklı yaş gruplarında da görülebiliyor. Vitrektomi, son derece özellikli ve dikkat, tecrübe isteyen bir ameliyat türü. Bugün için kalp, böbrek, karaciğer, hatta kol bacak gibi uzuvlar dahi nakil olabiliyor ancak retinanın değişmesi mümkün olmuyor. Bunun için elimizdeki dokuyu ameliyatta korumamız ve zarar vermememiz gerekiyor. Eskiden bu ameliyat 2 – 3 saat sürerken son teknolojiyle hastanın durumuna göre değişmekle birlikte yarım saat içinde tamamlanabiliyor.”
Prof.Dr. Tansu Erakgün: Retina uzmanı
Prof.Dr. Tansu Erakgün, orta öğrenimini Saint Joseph Koleji’nde tamamladıktan sonra 1986 yılında girdiği Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1992 yılında mezun oldu. Aynı yıl Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’nda asistanlık eğitimine başladı. 1997 yılında uzman olduktan sonra aynı yıl uzman doktor olarak aynı klinikte Retina Hastalıkları ve Vitreoretinal Cerrahi alanında uzmanlaşmak üzere görevine devam etti. Bu konudaki eğitimini, çeşitli dönemlerde Antwerp-Belçika (Dr.Zivanovic Kliniği), Frankfurt-Almanya (Dr.Eckardt Kliniği), Duisburg-Almanya’da gerçekleştirdi.
2004 yılında doçentlik, 2010 yılında Profesörlük ünvanını aldı.
Halen Türk Oftalmoloji Derneği Vitreoretinal Cerrahi Birimi Aktif Üyesi, Türk Oftalmoloji Derneği Tıbbi Retina Birimi Aktif Üyesi, Türk Oftalmoloji Derneği Oküler Travmatoloji Birimi Aktif Üyesi, European Vitreoretinal Society ve American Academy of Ophtalmology üyesidir. Yurtiçi ve yurtdışı bilimsel dergilerde birçok makalesi yayınlanmıştır.
Vitrektomi ameliyatlarında kullanılmak üzere kendisi tarafından tasarlanan “Erakgun spatula knife” ve“Erakgun snare” adlı cihazlar bu konudaki literatüre geçmiş ve dünyanın dört bir yanında kullanılmaktadır.
Diyabetin göz komplikasyonları, retina dekolmanları, göz travmaları ve göziçi yabancı cisimler, makula dejenerasansı, makula deliği, epiretinal membran, katarakt cerrahisi ve katarakt cerrahisinin komplikasyonları konularında uzmanlaşmış olup, toplam 5000’in üzerinde cerrahi müdahale gerçekleşmiştir.
Fransızca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Tansu Erakgün, evli ve iki çocuk babasıdır
Rüzgar ve kuru hava göz kuruması nedeni
Rüzgar ve kuru hava göz kuruması nedeni
Kaşkaloğlu Göz Hastanesi hekimlerinden Op. Dr. Hanife Öztürk Kahraman, mevsim değişimleriyle birlikte hava koşullarına bağlı olarak gözlerde kuruluk ve alerji görülebildiğini söyledi. Kış aylarında, rüzgar ve soğuk havanın vücudun hormonal dengesini değiştirdiğini ve göz kuruluğunu tetiklediğini belirten Kahraman, bu durumda yerine koyma tedavisi uygulandığını dile getirdi. Göz kuruluğundan kaynaklanan batma, yanma, yorgunluk, aniden sulanma gibi şikayetlerle başvuran hastalar için, suni gözyaşı, gözyaşı ritmini artırıcı damlalar ve gözyaşı kanallarına tıkaç koyma yöntemlerinden oluşan bir tedavi uyguladıklarını söyleyen Dr. Kahraman, “Ayrıca, vücut kaynaklı etkenler, bilgisayar başında ofis ortamında saatler geçirmenin yanı sıra; romatizmal hastalıklar, tiroid bazlı ilaçlar ve gençlerin kullandığı bazı sivilce ilaçları da kuruluk seviyesini artırabiliyor” diye konuştu.
Özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında görülen allerjik konjonktiviti, polen, güneş ışığı, ev tozları ve evcil hayvanlar gibi unsurların tetiklediğini kaydeden Kahraman, bu rahatsızlık için de antihistaminik ve kortizon içeren damla tedavisi uygulandığını vurguladı. Gözleri su ve elleri de sabunlu su ile yıkamanın alerjinin getirdiği etkileri azalttığına dikkat çeken Kahraman, gözleri kaşıma ve ovuşturmanın göz sağlığı açısından doğru olmadığını sözlerine ekledi.
Kaynak: 07.11.2016 Ege Telgraf
Göz renginin ameliyatla veya lazerle değiştirilmesi
Son yıllarda göz renginin lazerle değiştirilmesi veya ameliyatla değiştirilmesiyle ilgili birçok yayın popüler basında yer almaktadır. Öncelikle bizim görüşümüzü söyleyelim: Her göz rengi güzeldir. Göz rengini değiştirmek için iki yöntem vardır birincisi lazerle iris pigmentinin dağılmasını sağlamak. Bu yöntemle koyu renk açık renge döner yani kahverengi yeşile, maviye dönebilir. İkinci yöntem ise irisin önüne silikondan yapılan bir yapay iris yerleştirmektir. Böylece göz rengi istenilen renge dönüşebilir.
Kaşkaloğlu Göz Hastanesi doktorları her iki yöntemi de sakıncalı bulduklarından göz rengini değiştirmek için hiçbir şekilde lazer veya ameliyat yapmamaktadırlar.
Şikayetiniz olmasa da göz muayenesi olun
Dünya Sağlık Örgütü tarafından her yıl ekim ayının ikinci haftası perşembe günü toplumun dikkatini körlük ve görme azlığı üzerine çekmek üzere düzenlenen Dünya Görme Günü, ülkemizde de kutlanıyor. Göz sağlığının her yaşta dikkat edilmesi gereken konuların başında geldiğini vurgulayan Kaşkaloğlu Göz Hastanesi Kurucusu Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, çocukların 1, 3 ve 5 yaşlarında, yetişkinlerin ise yılda bir kez göz muayenesi olması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Kaşkaloğlu, göz ile ilgili herhangi bir şikayet olmasa bile olası risklerin erken tespiti için uzman hekimler tarafından yapılacak kontrolün önem taşıdığını ifade etti. Göz sağlığını korumak için alınması gereken bir dizi önlemler olduğu bilgisini veren Kaşkaloğlu, “Gözü yoran televizyon ve bilgisayar ekranına uzun süre yakından bakmayın. Kitap okurken gözünüzle kitap arasında en az 30 cm mesafe olmasına dikkat edin. Çok az ya da çok fazla ışıkta okuyup yazmayın. Göz hastalıklarına neden olan bazı mikroplara karşı gözlerinizi temiz tutmaya özen gösterin. Doğru güneş gözlüğü kullanmanın da gözlerinizi güneşin UV ışınlarına karşı koruyacağını unutmayın” dedi.
Doğru beslenme ve vitaminlerin görme problemlerinin önlenmesinde yardıma olabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu Omega 3 yağ asitleri, çinko, C ve E vitamini almanın katarakt gibi yaşla ilgili olan görme problemlerinin önlenmesine yardıma olabileceğini ifade etti. Kaşkaloğlu, “Ispanak gibi yeşil ve yapraklı sebzeleri, somon, ton balığı ve diğer yağlı balıklar, yumurta ve diğer protein kaynakları, portakal ya da turunçgiller ailesine ait diğer meyveler ya da meyve sularını düzenli tüketmek göz sağlığı için yardıma olabilir” diye konuştu. Sigara içenlerin göz sağlığı açısından risk taşıdığını belirten Kaşkaloğlu, sigaranın katarakta yakalanma ve gözlerdeki sinirlerin zarar görme olasılığını arttırdığını da sözlerine ekledi.
Kaynak: 16.10.2016 Haber Express
Göz sağlığını korumak için doğru beslenmek şart
Dünya sağlık Örgütü tarafından her yıl ekim ayının 2. haftası perşembe günü toplumun dikkatini çekmek üzere düzenlenen Dünya Görme Günü, ülkemizde de kutlanıyor. Doğru beslenme ve vitaminlerin görme problemlerinin önlenmesinde yardımcı olabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, Omega 3 yağ asitleri, çinko, C ve E vitamini almanın katarakt gibi yaşla ilgili görme problemlerinin önlenmesine yardımı olabileceğini ifade etti.
Göz sağlığının her yaşta dikkat edilmesi gereken konuların başında geldiğini vurgulayan Kaşkaloğlu Göz hastanesi kurucusu Prof.Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, çocukların 1,3 ve 5 yaşlarında yetişkinlerin ise yılda bir kez göz muayenesi olması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Kaşkaloğlu, göz ile ilgili herhangi bir şikayet olmasa bile olası risklerin erken tespiti için uzman hekimler tarafından yapılacak kontrolün önem taşıdığını ifade etti. Göz sağlığını korumak için alınması gereken bir dizi önlemler olduğu bilgisini veren Kaşkaloğlu, “Gözü yoran televizyon ve bilgisayar ekranına uzun süre yakından bakmayın. Kitap okurken gözünüzle kitap arasında en az 30 cm mesafe olmasına dikkat edin. Çok az yada çok fazla ışıkta okuyup yazmayın. Göz hastalıklarına neden olan bazı mikroplara karşı gözlerinizi temiz tutmaya özen gösterin. Doğru güneş gözlüğünü kullanmanın da gözlerinizi güneşin UV ışınlarına karşı koruyacağını unutmayın “dedi.
“Göz sağlığı için doğru beslenin”
Ispanak gibi yeşil ve yapraklı sebzeleri, somon, ton balığı ve diğer yağlı balıklar, yumurta ve diğer protein kaynakları, portakal ya da turunçgiller ailesine ait diğer meyveleri ya da meyve sularını düzenli tüketmek göz sağlığı için yardımcı olabilir. Sigara içenlerin göz sağlığı açısından risk taşıdığını belirten Kaşkaloğlu, sigaranın katarakta yakalanma ve gözlerdeki sinirlerin zarar görme olasılığını arttırdığını da sözlerine ekledi.
Kaynak: 14.10.2016 Posta
Ameliyat olan daha uzun yaşıyor.
Kaşkaloğlu Göz Hastanesi kurucusu Prof. Dr. Kaşkaloğlu, katarakt rahatsızlığı bulunup ameliyat olan hastaların, ameliyat olmayanlara göre daha uzun yaşadığını söyledi.
Türkiye’de yılda 400 bin katarakt operasyonu gerçekleştirildiğini belirten Dr. Kaşkaloğlu, Amerikan Oftalmoloji Derneği’ne ait dergide geçtiğimiz Mayıs ayında yayımlanan bir makaleyle, aynı sağlık durumunda katarakt rahatsızlığı bulunup ameliyat olan hastaların, ameliyat olmayan diğer hastalara göre daha uzun yaşadığının ortaya çıktığını söyledi. Kaşkaloğlu, “Bir buçuk milyon insan üzerinde yapılan araştırma sonucu elde edilen istatistiğe göre, katarakt ameliyatı olan hastaların yaşam kalitesinin artması nedeniyle
bu sonuca ulaşıldı” dedi. Katarakt operasyonunda, gelişen femtosaniye lazer teknolojisiyle birlikte başarı ve memnuniyet oranının artığına dikkat çeken Prof. Kaşkaloğlu, “Artık insanlar bu nedenle, daha rahat operasyon kararı alıyorlar. Kataraktta, göz içindeki saydamlığını kaybeden merceğin alınması ve yerine yenisinin konulması söz konusudur. Bugün, katarakt ameliyatında, kişinin ameliyat öncesinde mevcut olan uzağı, yakını görememe ve diğer göz kusurları da tedavi ediliyor. Göz doktorları, tüm göz hastalıklarını birden tedavi edemez. Mutlaka uzmanlaşmak gerekir. Katarakt ameliyatı ayrı, retina ise ayrı uzmanlık gerektirir. Bu nedenle hastaların, iyi bir araştırmayla konunun uzmanına muayene olmasını öneriyorum” dedi.
34. ESCRS kongresi 10-15 Eylül tarihlerinde Kopenhag’da yapıldı.
10-15 Eylül tarihlerinde Kopenhag’da yapılan 34. ESCRS kongresine Prof.Dr.Mahmut Kaşkaloğlu ve Op.Dr.Bilgehan Sezgin Asena delege olarak katıldılar. Dr.Asena Lazer katarakt ameliyatlarından sonra koroid kalınlığı konusunda bir poster sundu.
Erkekler de göz estetiği yaptırıyor.
Kaşkaloğlu Göz Hastanesi hekimlerinden Op. Dr. Lale Geribeyoğlu Aras, botoks uygulaması ve göz kapağı estetiği ameliyatlarınınkadınlar kadar, erkekler tarafından da tercih edildiğini söyledi. Bir nörotoksin olan ve deri altındaki kasların kasılmasını engelleyerek etki gösteren botoksun, günümüzde kozmetik olarak yaygın şekilde kullanıldığını söyleyen Aras, uygulama sayesinde özellikle alın ve göz çevresindeki kırışıklıkların giderildiğini dile getirdi. 2000 yılların başından beri kullanılan botoksun, mutlaka uzman hekimler tarafından yapılması gerektiğini de kaydeden Op. Dr. Lale Geribeyoğlu Aras, “Botoks uygulamasını yapacak kişinin belli bir eğitimden geçmesi gerekiyor. Yanlış uygulamalar, göz kapağı düşüldüğü ve şekil bozukluğuna yol açabiliyor. Botoks uygulaması, ihtiyaç durumu göz önüne alınarak 25 – 65 yaş aralığındaki insanlara uygulanabiliyor. 4 – 6 aylık periyotlarla uygulama tekrar ediliyor. Sonraki seanslarda, kırışıklığın ilk haline göre daha az olduğu gözleniyor. Son dönemde kadınlar kadar, erkekler de göz kapağı estetiği operasyonları yaptırıyor” diye konuştu. Göz kapağına estetik mümkün Göz için uygulanan kozmetik işlemlerden birinin de, göz kapağı cerrahisi olduğunu kaydeden Op. Dr. Lale Geribeyoğlu Aras, göz kapağının yapısı nedeniyle sarkmaların sıklıkla görüldüğüne dikkat çekti. İnsanların yüzde, ilk baktığı noktaların başında gözlerin geldiğini ve sarkık bir göz kapağının da, bazı kişilerde estetik sıkıntılara yol açtığını ifade eden Op. Dr. Aras, “Göz kapağı sarkması, ağırlık hissi ve görme alanının daralmasıyla kişiye rahatsızlık hissi veriyor. Fazla doku, ameliyatla alınıyor. Estetik dikiş sayesinde iz kalmıyor” dedi.
Kaynak: 14.09.2016 Yenigün
Göz bozuklukları başarıyı etkiliyor
Kaşkaloğlu Göz Hastanesi hekimlerinden Uzm. Op. Dr. Hanife Öztürk Kahraman, okula başlayacak çocukların mutlaka göz tedavilerinin yaptırılması için aileleri uyardı. Göz sağlığının, çocukların okuldaki başarısını doğrudan etkilediğini belirten Kahraman, “Göz kusuru olan çocuk okulda zorluklar yaşar. Tahtayı göremeyebilir ve bir süre sonra dersten koparak dikkat dağınıklığı yaşamaya başlar. Bu da başarısız olmasına neden olur. Bu nedenlerden dolayı çocukların okula başlamadan önce mutlaka göz kontrolleri yaptırılmalı” dedi.
Kaynak:30.08.2016 Ege telgraf
Hayatlarını görmeyen hastalarına adadılar
Alsancak’ta 2000 yılında hizmete açtıkları Kaşkaloğlu Göz Hastanesi ile İzmir’e son teknoloji tanı ve tedavi birimleriyle hizmet veren Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu ve Op. Dr. Selma Kaşkaloğlu, yaşamlarını insanların daha iyi görmesine adadı. British Council bursuyla İngiltere’de retina hastalıkları konusunda ihtisas yapan ve 1985 yılında eşi Op. Dr. Selma Kaşkaloğlu ile birlikte Alsancak’ta ilk muayenehanesini açan Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, “O döneme göre modern bir muayenehanemiz vardı. Yurtdışından büyük bedeller ödeyerek ekipmanlar getirtmiştik.
İşimizi yaparken her zaman tıbbı ön planda tuttuk” dedi. 1990 yılında Alsancak’ta lazer merkezi açtıklarını ve 1992 yılında İzmir’de ilk lasik ameliyatmı excimer lazerle gerçekleştirdiklerini hatırlatan Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, “Olaylar aşama aşama beni hastane kurmaya itti. 1998 yılında Kaşkaloğlu Göz Hastanesi’nin temelini attık. 2000 yılından beri hizmetlerimizi sürdürüyoruz. Şu an 7 hekim ve toplamda 35 kişilik kadroyla hizmet veriyoruz” diye konuştu. Mesleğindeki en büyük destekçisinin eşi Op. Dr. Selma Kaşkaloğlu olduğunu belirten Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, “Yurtdışındayken gözüm hiç arkada kalmadı. Birbirimizi her zaman tamamladık ve destek olduk. Kendisi hem iyi bir doktor, hem de iletişim yeteneği çok güçlü özel bir insan” ifadesini kullandı.
Göz tedavisinde teknoloji başarı oranını yükseltti
Meslek yaşamında 40 yılı geride bırakan Kaşkaloğlu Göz Hastanesi Kurucusu Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, tıp sektörünün durmadan geliştiğini ve Türk hekimlerin göz hastalıklarında yüksek teknolojiyi kullanarak ameliyat başarısını giderek yükselttiklerini söyledi. Türkiye’de sağlıkta dönüşüm programıyla birlikte, 2002 yılından sonra hızlı bir gelişme yaşandığını kaydeden Kaşkaloğlu, çevre ülkelere nazaran göz tedavilerinde önemli aşamalar elde edildiğini söyledi. Hangi branşta olursa olsun, hekimlerin kendilerini güncel bilgilerle donatmasının önemine de dikkat çeken Kaşkaloğlu, “Yılın önemli bir bölümünde tıp alanındaki son gelişmeleri takip etmek için yurtdışı kongrelere katılıyoruz. Kongrelerin yararı Tabii ki; hekim olarak gelişen teknolojiyle birlikte artık Amerika’daki bir kongreye bizzat katılmak gerekmiyor. Internet üzerinden online olarak da kongreleri takip edebiliyoruz. Bir hekimin kendi gelişimini sürekli sağlaması gerekiyor. Bunun için başkalarının deneyimlerinden de faydalanmak önemli” diye konuştu.
Türkiye’de göz bankalarının yeterli olmadığını vurgulayan Kaşkaloğlu Göz Has-tanesi Kurucusu Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, korneaların muhafaza edildiğibankalar konusuna önem verilmesi gerektiğini belirtti, “Yatırım yapılması gerekiyor” dedi.
Asena: Okul öncesi göz muayenesi şart
Kaşkaloğlu Göz Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Bilgehan Sezgin Asena, çocuklara okul öncesinde mutlaka göz
muayenesi yaptırılması gerektiğine dikkat çekti. Göz bozukluğunun, çocukların sosyal ve bedensel gelişimlerini, okul başarısını olumsuz etkileyebileceğini belirten Asena, şöyle konuştu: “Göz problemi olmayan çocuklar iki yılda bir. gözlük kullananlar ise altı ayda bir mutlaka göz muayenesi yaptırmalı.” ■ DHA
Kaynak:08.08.2016 Posta Ege
C vitamini katarakt oluşumunu yüzde 30 azaltıyor
C vitamini başta bağışıklık sistemi olmak üzere tüm vücut sağlığı açısından yararları biliniyor. Ancak özellikle katarakt riskine dikkat çeken uzmanlar 60 yaşından sonra C vitamininden zengin besinlerin düzenli tüketilmesini öneriyor. 60 yaşın üzerinde en sık görülen göz hastalıklarından biri olan katarakttan korunmak için uzmanların bir önerisi de C vitaminini düzenli tüketmek. Göz hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu C vitamini kullanımının katarakt oluşumunu önemli ölçüde azalttığını söyledi. Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu. İngiltere’de 2 bin 54 ikiz üzerinde 10 yıl süreyle yapılan araştırmaya göre, düzenli olarak C vitamini alan grubun almayan gruba oranla katarakt oluşumunda yüzde 30’a varan azalma görüldüğünü
belirtti.
NEDENİ YÜZDE 65 BESLENME
Prof. Dr. Kaşkaloğlu. “Katarakt oluşumunun yüzde 35’ini genetik unsurlar, diğer yüzde 65’ini ise beslenme, yaş, alkol sigara tüketimi, şeker hastalığı ve aşırı gün ışığı gibi çevresel faktörler oluşturuyor. Bizim ülkemizde ise 60 yaşın üzerindeki her bin kişiden 5’i katarakt ameliyatı oluyor. C vitamininin antioksidan özelliği nedeniyle katarakt oluşumunun önüne geçtiği yapılan deneylerle ortaya konmuş” diye konuştu. 60 yaş üzerindeki kişilerin göz sağlığı için beslenmelerine dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Kaşkaloğlu. C vitamini açısından zengin narenciye, brokoli, çilek. biber, kivi gibi yiyeceklerin düzenli olarak tüketilmesi gerektiğini söyledi.
KATARAKT SORUNUNA 15 DAKİKALIK OPERASYON
Hastaların konforunu ve fiyat başarısını artırmak için sürekli yatırım yaptıklarını dile getiren Kaşkaloğlu, femtosaniye lazer ile katarakt ameliyatlarında hastanın 15 dakikalık bir operasyon sonrasında evine giderek, çok kısa sürede günlük yaşantısına geri dönebildiğini de sözlerine ekledi.
Çocuk Çalışmıyorsa Göz Doktoruna Gidin
Miyop, astigmat ve hipermetropun, aileler tarafından fark edilemediğinde, çocukların okuldaki ders başarısının düştüğünü kaydeden Kaşkaloğlu Göz Hastanesi göz doktoru Op. Dr. Hanife Öztürk Kahraman” Bu rahatsızlıklar ders çalışırken çocukların motivasyonunu da olumsuz etkiliyor.” dedi.
“Çocuğum tembel, ders çalışmayı sevmiyor” gibi düşünen ebeveynlerin aklına göz hastalıkları gelmeli diyen Kahraman , ailelerin çocuklarına düzenli göz taraması yaptırmalarının büyük önem taşıdığını söyledi. Göz rahatsızlığı yaşayan çocukların, genelde görüntüyü odaklamak için başını yan tutarak baktıklarını hatırlatan Op. Dr. Hanife Öztürk Kahraman, bu gibi davranışların yanısıra; çocukların baş ve göz ağrısı da hissedebilceklerine dikkat çekti. 5-6 yaştan erken dönemde , bebek ve çocuklarda taramaların yapılmasının hastalıkların erken tanı ve tedavisi açısından gerekli olduğunu hatırlatan Kahraman “Özellikle bu dönemde göz tembelliği yönünden çocuklar mutlaka göz muayenesinden geçirilmeli. Her sağlıklı çocuk bile her yıl düzenli göz muayenesi olmalı ” dedi.
İzmir’de en iyi göz hastanesi, en iyi göz doktoru kimdir?
İzmir’de en iyi göz hastanesi, en iyi göz doktoru kimdir?
En iyi göz hastanesi veya en iyi göz doktoru tanımlaması mümkün olmayan bir durumdur. İzmir’de birçok modern, çok iyi göz hastanesi, göz merkezi ve göz doktoru vardır, hepsi birçok veya bazı durumlarda en iyi olduğunu düşünebilir ancak kimin en iyi göz doktoru, hangisinin en iyi göz hastanesi olduğuna karar verecek bir yetkili olmadığından hastaların başvuracakları hastaneyi veya doktoru seçerlerken çevrelerinden, tanıdıkları doktorlardan ve internetten araştırma yaparak karar vermeleri uygun olacaktır. Unutmayınız ki doktorluk mesleği artık çok kapsamlıdır. Bir göz doktorunun her konuda tam uzman olmasını beklemememiz gerekir. Hastalığınızın özelliğine göre araştırıp göz doktoru tercih ediniz. Hangi göz hastanesinin en iyi olduğuna veya hangi göz doktorunun en iyi olduğuna siz karar vereceksiniz.
Göz kuruluğunu giderecek öneriler
KAŞKALOĞLU Göz Hastanesi Op. Dr. Lale Geribeyoğlu Aras, çevresel ve yapısal faktörlere bağlı olarak görülen göz kuruluğunu önlemek için yapılması gerekenler hakkında ipuçları verdi.
Klimalı ortamlarda bulunan, bilgisayar başında çalışan veya uzun süre araç kullanan kişilerde görülebilen göz kuruluğunun batma, yanına ve yabancı cisim hissiyle kendini belli ettiğini söyleyen Op. Dr. Aras, ilaç tedavisinin yanısıra kişilerin gözlerini koruyucu önlemler alması gerektiğini söyledi.
Kaşkaloğlu Göz Hastanesi Op. Dr. Lale Geribeyoğlu Aras, 40 yaşın üzerindekiler ve menapoz sonrasında bayanlarda sıklıkla görülen göz yaşı kuruluğunu önlemek için Omega 3 içeren balık keten tohumu, ceviz gibi besinlerin tüketiminin de göz yaşı kalitesini artırdığını sözlerine ekledi.
Kaynak: 27.06.2016 Sabah Egeli
Katarakt ameliyatı olanlar daha uzun yaşıyor.
Amerikan oftalmoloji Derneği’nin dergisinde geçen mayıs ayında yayımlanan bir makalede, aynı sağlık durumunda katarakt rahatsızlığı bulunup ameliyat olan hastaların ameliyat olmayanlara göre daha uzun yaşadığına yer verildi. Kaşkaloğlu Göz Hastanesi kurucusu Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu 1.5 milyon insan üzerinde yapılan araştırma sonucu elde edilen istatistiğe göre katarakt ameliyatı olan hastaların yaşam kalitesinin artması nedeniyle bu sonuca ulaşıldığını söyledi.
Yaşam Kalitesi Artıyor
Özellikle 65 yaşından sonra görülmeye başlanan kataraktın yaşam kalitesini etkilediğini belirten Kaşkaloğlu “Aynı yaşta, benzer sağlık durumuna sahip hastalar arasında yapılan istatistiğe göre katarakt olan hastaların ölüm oranının ameliyat olmayanlara göre %30 oranla daha düşük olduğu görülüyor. Bunun en önemli nedeni hastanın ameliyat sonrası görmeye başlamasıyla yaşam kalitesinin artması” dedi.
Kaynak: 07.06.2016 Hürriyet Ege
Göz görmez, beyin görür!
Hanzade Ünuz “Fark Yaratanlar” da Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu ile konuştu…
Göz sağlığı dendiğinde İzmir’de en önce akla gelen isimlerden Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu…
Öyle fazla medyatik biri değil.
Kaşkaloğlu markası, kendisinden daha çok tanınıyor.
Hayatını mesleğine adayanlardan…
40 yıldan bu yana binlerce hastayı sağlığına kavuşturdu.
2000 yılında İzmir’de Türkiye’nin ilk göz hastanelerinden birini “Kaşkaloğlu Göz Hastanesi”ni kurdu.
Hep ilkleri denedi.
1984 yılında İzmir’de ilk göz içi merceğini taktı.
En iyi göz hastanesi olma hedefini koydu ve başardı.
Yurtiçi ve yurtdışında binlerce hastayı ameliyat ederek sağlığına kavuşturdu.
Kendisi bundan hiç bahsetmese de 2002 yılında American Academy of Ophthalmology “Best of the Show” ödülü kazandı.
Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, eşi göz hekimi Selma Kaşkaloğlu ile İzmir’de mutlu yaşamayı seçenlerden.
“İzmir’de mutluyum. Bir tane hayatımız var” diyecek kadar kendiyle barışık.
Kaşkaloğlu Göz Hastanesi’nin maestrosu Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu,
-Bilgisayar çocuklar için sanıldığı gibi zararlı değil.
-Katarakt ameliyatı ömrü uzatıyor.
-Göz bozukluğu, gözün uzunluğu ya da kısalığıyla oluşur.
– Gün ışığı çocuklarda miyopiyi engelleyen önemli bir faktördür.
gibi yeni ve farklı bilgilerle birlikte, “Göz görmez, beyin görür” sözüyle de sohbetimizi oldukça ilginç yerlere taşıdı….
-Bornova hayatınızda çok önemli. Her şey Bornova ile başlamış…
Evet, İzmir Bornova doğumluyum. Bornova Anadolu Lisesi’nde okudum ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdim. Her fakülteye girebilirdim ama evime yakın olduğu için Ege Üniversitesi’ni seçtim. O zamanlar maddi imkanlar kısıtlıydı, evime yürüyerek gidip gelirdim. Ege Tıp’ı Bornova’da oturduğumuz için tercih ettim.
-Doktorluğu tercih sebebiniz neydi?
Ben doktor olmayı her zaman istiyordum. Ama gençken insan bunları o kadar iyi değerlendiremiyor. Ben meslek sahibi olmak istedim. O zaman doktor olmak iyi bir meslek seçimi olarak kabul ediliyordu. Ellerimle bir şeyler yapmayı da sevdiğim için cerrahlığı seçtim. Göz doktoru oldum. Göz çok geniş bir konu, küçük bir organ ama derin ve geniş bir konu.
GÖZE ADANMIŞ BİR HAYAT
-Dar alanda kısa paslaşmalar gibi…
Tabii, gözün sadece bir milimetrekaresiyle ilgili uzmanlık var. Sarı nokta hastalığının uzmanlığı var örneğin.
-Sonradan aklınızda kaldı mı, keşke şu mesleği seçseymişim diye…
Hayır, ben doktor olmayı arzu ettim ve doktor olduğum için mutluyum. Geçenlerde 40. mezuniyet toplantımız vardı. Herkes doktor olmaktan memnundu. Hepsi hala çalışıyor, ben emekli olayım diyen yok. Herkes mesleğini seviyor.
-Hayatınızı göze adadınız diyebilir miyiz?
Eh öyle oldu gerçekten de…
UZUN GÖZ, KISA GÖZ…
-Peki göz neden bozulur?
Göz bozukluklarının sebebi genellikle genetiktir. Doğuştan gelen genlerle ilgilidir. İnsanın nasıl boyu, ten rengi genetik, göz bozukluklarının da birinci sebebi genetiktir. Göz bozukluklarının sebebi gözün boyunun uzun olması ya da kısa olmasıdır.
-Gözün boyu mu var?
Göz bir küre. Göz küresinin yarıçapını düşünün, ortalama 22 milimetredir. 1 milimetre 2.5 numara göz bozukluğu yapar. Dolayısıyla sizin gözünüzün yarıçapı örneğin 22 değil de 24 milimetre ise 5 numara miyop oluyorsunuz.
GÜN IŞIĞI MİYOPLUĞU ENGELLİYOR
-Doğuştan olabilir mi?
Doğuştan olması gözün büyümeye devam etmesiyle ya da kısa kalmasıyla oluyor. Kısa kalırsa hipermetrop oluyorsunuz. Bunlar genetik olarak belirleniyor. Ancak özellikle miyopinin ilerlemesini etkileyen bazı faktörler var ki son yıllarda bunlar teşhis edildi. Eskiden televizyona yakından bakan çocuğa gözü bozuldu denirdi. Ama 2016 yayınlarında yakın aktivitenin çok etkili olmadığı ortaya kondu. Ancak bir çocuğun açık alanda, dışarıda günde en az iki saat dolaşmasının miyopinin ilerlemesini azalttığı saptandı.
-Göz ve ışık çok önemli demek ki..
Bunun sebebinin gün ışığından yararlanmak olduğu ortaya çıktı. İç mekanda aydınlık bir ortamda örneğin şu anda burası 400 lüks kadar ışık var. Ama dışarıda yağmurlu havada bile ışık miktarı 30 – 40 bin lüks’tür. Gün ışığı gözde dopamin salgılanmasını ve bu da gözün büyümesini yavaşlatıyor. Yani çocuğun günde en az iki saat dışarıda gezmesi miyop olacaksa da bunu geciktiren en önemli faktör. Gün ışığı göz sağlığı için özellikle çocukların büyüme çağında çok önemli bir etken.
BİLGİSAYAR ZARARLI DEĞİL
-Günümüzde çocuklar kapalı mekanda ve bilgisayar başında saatlerini geçiriyorlar…
Burada çocukları bilgisayar çalışması değil, iç mekan ışığının dışarıya göre çok düşük olması etkiliyor. Ayrıca bilgisayar oynaması o kadar kötü bir şey değil, gözü çalıştırıyor. Dikkati artırıyor.
-Ekrandan yansıyan ultraviyole, manyetik alan zararlı değil mi?
Bu hep söylenir. Ama şu anda kullanılan ekranlardaki radyasyon oranı çok düşük. Açık havada belki daha fazla radyasyon var.
-Gözde en çok neye dikkat edelim?
Glokom göz tansiyonu sinsi bir hastalık, ağrı sızı yapmıyor. Çok yavaş ilerliyor, o nedenle anlaşılmıyor. 40 yaşına gelenlerin kontrol ettirmesi önemli.
GÖZ TEMBELLİĞİNE DİKKAT
Siz kendi göz sağlığınıza nasıl dikkat ediyorsunuz?
Ben okuma gözlüğü kullanıyorum sadece. Uzak bozukluğu yok. Göz sağlığı için yapmanız gereken çok fazla bir şey yok. Gözünüz bozuksa bozuktur, değilse değildir. Çocuk doğduktan bir süre sonra yapılması gereken olarak bakarsak göz bozukluğu potansiyeli var mı ona bakmak gerekir. Biz iki gözün arasında numara farkı var mı, onu araştırırız. Fark varsa, biri bozuk biri sağlamsa, bozuk göz tembel kalır. Göz tembelliği olur, bu da yüzde 2 oranında görülür. Göz tembelliğinin erken yaşta teşhis ve tedavisi gerekir.
-Gözümüzü nasıl koruyalım?
Çocuk daha okula gitmeden bir göz testi yapılmasında fayda var. Bu anaokullarında da yapılabiliyor. Öğretmenler de kontrol edebilir. Göz bozukluğu olan kişilerin erken yaşta gözlük takması gerekiyor. Erken yaşta takmazsa zaten bulanık gördüğü için ileri yaşta gözlük taksa da göz tam randımanıyla çalışmıyor, tembellik oluyor.
BİRDEN FAZLA EVREN…
-Beyinle irtibat açısından mı?
Tabii, kesinlikle. Çünkü gören yer beyin. Göz görmüyor, beyin görüyor. Görüntü göze ters olarak düşer, o beyne gider ve beyinde birleştirilerek doğrultuluyor.
-Görme halini beyin mi yaşıyor?
Beyin yaşıyor, algılıyoruz yani. Biz yaşıyoruz. Düşünce gibi…
-Burada devreye tarafımdan tam olarak anlaşılamayan kuantum giriyor…
Birden fazla evren olabilir diyenler var.
-Bu fazla garip değil mi? Kapalı bir yerde olan beyin dünyayı görüyor…
Ve duyuyor, kokluyor, hissediyor değil mi? Hepsi birlikte…
RODOS’TAN GELEN HASTALAR
-Kaşkaloğlu Göz Hastanesi kaç yıldır hizmet veriyor?
Biz bu hastaneyi 2000 yılında kurduk. 15 yılı geçti. Her yaştan hastaya hizmet veriyoruz. Yurtdışından da hastalarımız geliyor, özellikle Danimarka, Almanya, Yunanistan’dan hastalar geliyor. Rodos’ta yolda yürürken herkes tanıyor. Çünkü Rodos’tan çok hastam var. Tanışıyoruz, ahbap olduk artık. Arada bir köprü oldu, Rodos’tan hem Türk kökenliler, hem de Yunanlılar geliyorlar İzmir’deki merkezimize hasta olarak.
-Neden Kaşkaloğlu’nu tercih ediyor yabancı hastalar?
Gelişmiş Batı Avrupa ülkelerinden hastalar orada sağlık hizmeti olmadığı için gelmiyor, burada bizim yaptığımızı Avrupa’daki merkezlerde de yapıyorlar. Ama ilk başlarda çok fiyat farkı vardı aramızda, buraya gelmelerine değiyordu. Şimdi özellikle lazer tedavilerinde fiyatlar Avrupa’da da düştü. Bizde doktorlar daha fazla hasta gördükleri için tecrübeleri de fazla oluyor. O nedenle özellikle Yunanistan’dan adalardan çok hasta geliyor. Adalar sınır kasabaları aslında, Türkiye’ye gelmek daha kolay onlar için.
-Tedavi ettiğiniz hastada sizi en çok mutlu eden ne oluyor?
Bize görmeden gelen bir insanın görmesini sağlamak bizim için mutluluk kaynağı oluyor. Eskisinden daha iyi görür hale getirmek de bizim için önemli. Bir ameliyatla astigmatı olan, miyop olan hastanın her şeyini düzeltebiliyoruz. Her şey için gözlük kullanan biri hayatını gözlüksüz sürdürebiliyor. Katarakt ameliyatı olduktan sonra da aynı şekilde. İnanın ameliyat olduklarında hayatları değişiyor, psikolojileri çok olumlu etkileniyor. Görmek çok önemli.
DANİMARKA’DA 6 AY SIRA BEKLENİYOR
-Katarakt ameliyatı sayısı eskiye göre çok arttı. Herkes katarakt ameliyatı oluyor sanki?
Gelişmiş ülkelerde örneğin Amerika’da katarakt ameliyatı oranı yüzde 1.2’dir. Batı Avrupa ülkelerinde yüzde 1 civarında. Türkiye’de ise bu oran hemen hemen yarısı, yüzde 0.5. Bunun nedeni Türkiye’de yaş ortalamasının daha düşük olması. Yoksa bizde katarakt ameliyatı olma, doktora ulaşma imkanı Danimarka’dan daha fazla. Danimarka’nın kişi başına milli geliri 50 bin Dolar’ın üstünde, Türkiye’ninkini de biliyoruz. Buna rağmen Danimarka’da göz doktoruna gitmek için 4 ay önceden randevu almak zorundasın. Katarakt ameliyatı için 6 ay, 1 sene sıra bekliyorsunuz. Almanya’da da öyle. Bizde her şeyin bolluğu var. Gereksiz insan gücü israfı var.
-İsraf derken?
Göz yönünden söylersek talebin üstünde fazla sağlık hizmeti var. 6 ay beklensin demiyorum ama Türkiye’de bir sürü kurum var ve hiçbiri tam kapasite çalışmıyor. Sadece göz olarak almayın, diğer branşların da farklı olduğunu düşünmüyorum. Yapılan işin bir şey üretmesi, faydalı olması gerekiyor. Gereksiz iş yaparsanız israf olur. Her şeyin gereğinin yapılması gerekiyor.
-Katarakt ameliyatı olanlar…
Amerikan sağlık sisteminden yararlanan 1.5 milyon kişi üzerinde bir çalışma yapılıyor. Katarakt olup ameliyat olanlar ile katarakt olup ameliyat olmayanları karşılaştırıyorlar. İleri yaşlarda katarakt ameliyatı olanlar arasında ölüm oranı olmayanlara göre yüzde 30 daha düşük bulunuyor. Bu çok önemli bir bulgu. Nedeni de şöyle izah ediliyor, katarakt ameliyatı olanlar daha iyi görüyor. Daha iyi gördüğü için de kazalar daha az oluyor. Gördüğü için sağlığına daha çok dikkat ediyor, ilaçlarını düzenli alıyor. Sosyal hayata daha çok katılıyor, daha mutlu oluyor dolayısıyla daha çok yaşıyor.
-Lazer de çok yaygın kullanılıyor…
Lazerin göz hastalıklarında kullanımı çok yaygın. Esasında lazerin tıpta ilk kullanımı gözde olmuştur. Şeker hastalarının retina tedavileri için başladı kullanıma, 1990’larda da lazer ile göz bozukluklarının düzeltilmesine başlandı. Biz İzmir’de 1992 yılından beri miyop, astigmat, hipermetrop gibi bozuklukları lazerle düzeltebiliyoruz. Lazer tabii çok daha hassas olduğu için çok daha güvenli bir uygulama oluyor.
GÜNEŞE DİKKAT
-Yazın kavurucu sıcağı başladı, güneşten korunmak için ne tür güneş gözlüğü kullanmalıyız?
Güneşteki fazla güneş ışını zararlı biliyorsunuz. Cilde de zararlı, göze de zararlı. Açık havada güneş altında kalanlarda pterjium denen gözde et yürümesi rahatsızlığı oluyor. Gözün açık kısmında kızarıklık olması, giderek kornea dediğimiz saydam tabakası üzerine yürümesi. Buna halk arasında tavuk karası filan diyorlar. Bu ultraviyole ile doğrudan ilintili. Zaten ekvatora yaklaştıkça istatistiksel olarak daha fazla görülüyor. Gözün sağlıklı kalması için gözyaşı ile ıslanması lazım. Gözün gözyaşı ile ıslanmasını sağlayan da gözkapakları. Yeni bir arabanın cam silecekleri gibi. Gözün üstünde bu et yürümesi kabarıklığı varsa göz kapağı her yeri eşit ıslatamaz. Kuruluk olur, bu da yanma batma belirtisi verir.
-Bu güneşin zararlarından birisi….
Evet bir de kışın karda ultraviyole ışığını kesecek gözlük kullanmak gerekir. Korneada hasara sebep olarak kaynak alması gibi körlüğüne sebep olabilir.
-Güneş gözlüğü alırken neye dikkat etmek gerekiyor?
Optik kalitesinin iyi olması yeterli, fiyat önemli değil. Bu tür ürünlerde verdiğiniz paranın büyük çoğunluğu markanın bedeli oluyor. Aynı ürünü markasız aldığınızda çok daha ucuza mal oluyor. Eğer bilinen bir ürün alırsanız, marka olursa modasının yanı sıra camının iyi olduğunun güvenini taşıyorsunuz. Ben de alacak olsam şimdi marka bir ürün alırım.
-Kalitesinin tescilli olması açısından mı?
Ne aldığınızı biliyorsunuz. Camının belirli bir vasıfta olduğunu biliyorsunuz, orada yazıyor zaten.
İLKLERE İMZA ATTIK
-Kaşkaloğlu nasıl marka oldu ? Nasıl fark yarattınız?
Biz şimdi ne kadar markayız bilmiyorum ama bize bunu söylüyorlar, bu da bize olan güveni artırıyor. Biz eşimle birlikte 1985’ten bu yana özel olarak çalışıyoruz. O zamandan beri temel prensibimiz olaya hastamızın açısından bakmaktır. Daima hastayı düşündük. Bir de biz teknolojiyi hep çok yakından takip ettik, İzmir’e yenilikleri hep ilk ben yapmışımdır. Arkadaşlarımla birlikte yapmışızdır, bu da güven yarattı. İlk göz içi merceği taktık, ilk lazer ameliyatı yaptık, ilk göz hastanesini açtık.
-Fark yaratmak, başarı elde etmek kolay olmuyor. İşiniz hayat tarzı olmuş, göz sağlığı sizin meseleniz olmuş sanki…
Doğru söylüyorsunuz, beni güzel tahlil ettiniz. Ben böyleyim demek istemem ama bu hastaneyi yaparken bir örneğ i yoktu, gelip inceliyorlardı. Şimdi çok daha güzelleri yapıldı ama ben yaptığımda ilkti. Almanya’da Prof. Koch’un yanına gitmiştim oradaki sistemi gördüm, oradan esinlendim. Bu hastanenin ana fikrini, iş akışında planında ne olacak diye tasarlamıştım. Odaların maketlerini yapmıştım, hasta nereye oturacak doktor nerede olacak diye. Büyük bir hata yok, hala aynı sistemle yürüyoruz. İşte insan akşam yastığa başını koyduğunda bile bunları düşününce oluyor.
-Bundan sonrası için hedefler ve hayaller neler?
Biz burayı kurduğumuzda Türkiye’deki sağlıkta dönüşüm olayı yoktu. 2002’den sonra başladı. Sonradan yapılan hastaneler büyüdüler, şubeleri oldu.
BUTİK HASTANEYİZ
-Bu bir eksiklik mi?
Burası butik bir hastane olarak kaldı, böyle de devam edecek.
-İyi hasta diye bir tanım var mıdır?
Doktora geldiğinde kendini düzgün ifade eden hasta iyi hastadır. Bilgileri doğru verecek. Çok sık rastlıyoruz ne şikayetin var dediğimizde, “Siz bulun” diyor mesela. Geçmiş bilgileri vermiyor, acaba bakalım bu doktor ne diyecek diye düşünüyor. Arabasını tamire götürdüğünde tam bilgi veriyor, doktora geldiğinde bugün şikayetiniz nedir onu anlatmıyor. Doktora kendini net anlatan hasta iyi hastadır.
İZMİR VE SAĞLIK TURİZMİ
-İzmir sağlık turizmi için doğru bir kent mi?
İzmir sağlık turizmi için doğru bir kent. İzmir Türkiye’nin yüz akı, yaşamak için en güzel kenti. Turistler için de en medeni şehirlerden birisi İzmir. Çok sayıda sağlık kurumu, özel hastanelerimiz ve üniversite hastanelerimiz var. Burada çalışan çok değerli meslektaşlarımız var. İzmir’de çok büyük potansiyel var. Sağlık turizmi kolay bir turizm değil. Bazı tedaviler uzun sürüyor. Mesela organ nakli hem iyi hastane, hem iyi doktor istiyor. Diğer ülkelerde sizi temsil eden partnerlerinizin olması gerekiyor.
-Hükümet desteği?
Hükümet bu işi çözemez, iyi niyetli girişimler var ama bize hiçbir zaman sorulmadığı için istemediğimiz şeyler oluyor. Bize tebliğ ediliyor ama uygulamasının olamayacağını biz görür görmez anlıyoruz. Bu işi yapan kişilerle samimi şekilde, birebir görüşülmesi gerekiyor.
ÇOK PARA, ÇOK BAŞARI DEĞİLDİR
-Sağlık turizminde İzmir’in potansiyeli nedir?
İzmir’in en büyük sorunu ulaşım. Biz Almanya ile çalışıyorduk, Sun Express’in direkt uçuşu olması büyük avantaj. Ama Ortadoğu’ya hizmet vermek istediğiniz zaman büyük sıkıntı var, direkt uçuş yok. İzmir havaalanında taksiye binmek bile bir olay. Yurtdışından gelip taksiye binmeye çalışın ve görün. Bunların çözülmesi gereken şeyler. Bir taksi ofisi bile yok, hep bir telaş huzursuz edici bir sıkıntı var. Bu konular fazla konuşulmuyor. Ama bu konularda sıkıntı var.
-İzmir’de yaşamayı, İzmir’de kalmayı özellikle seçmişsiniz belli ki…
Bazen keşke İstanbul’ a gitseydim diye düşünmedim değil ama biz burada mutluyuz. Ben evimden çıkıyorum, hastaneye 15 dakika yürüyerek geliyorum. Bu benim için önemli. Bu dünyada bir tane hayatımız var, bunu doğru yaşamak lazım. Benim bir pişmanlığım yok, çünkü biz hiçbir zaman paraya odaklı çalışmadık. İşadamıysanız başarının birinci kriteri para kazanmanızdır, ama bizim mesleğimizde para kazanmasanız da başarılı bir doktor olabiliyorsunuz. Bizim mesleğimizde başarının kriteri farklı, onun için doktorluk güzel bir meslek. Biz mesleğimizi iyi yaptığımızda biz zaten başarılı oluyoruz. Bir doktor çok başarılı olup çok para kazanamayabilir. Üniversitelerimizde çalışan çok başarılı doktorlar var, dünya çapında isimler var. Para kazanmak yanı sıra oluyor. Çok para kazanan çok başarılı doktor demek değildir.
Gün ışığı miyop gözlere faydalı
Küçük yaşlardan itibaren çocukların yaşamını olumsuz etkileyen ve belli bir yaşa kadar tedavisi bulunmayan miyopi (uzağı net görememe) aileleri endişelendirebiliyor. Çocukluk ve gençlik dönemindeki miyopi numarasının artmasıyla birlikte aileler bu durumun nasıl engellenebileceği ve düzeltilebileceği konusunda göz hekimlerine sıklıkla sorular yöneltiyor. Miyopinin ilerleyişini durdurmanın tam olarak mümkün olmadığını söyleyen Kaşkaloğlu Göz Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Bilgehan Sezgin Asena, çocuklukta miyopinin düzeltilmesi tedavisinin yalnızca gözlük ile yapılabildiğini ifade etti. Dr. Asena, miyopinin bugüne dek kitap okuma, televizyon izleme ve bilgisayar oynamayla direkt ilişkilendiğini kaydederek, “Yakın bakışın kullanıldığı iç mekan aktivitelerinin miyopinin ilerleyişini kolaylaştırdığı kabul edilmekteydi. Halbuki tıptaki son gelişmelerle birlikte miyopiye kapalı mekanlardaki ışığın miktarının neden olduğunun anlaşıldı. Bu nedenle miyop çocuklara spor yapmak gibi uzak bakışın kullanıldığı dış mekan aktiviteleri ile dengelenmiş bir yaşam düzeni öneriyoruz” diye konuştu. Miyopi rahatsızlığının 18-20 yaşından sonra ilerlemesinin durduğu bigisini veren Dr. Ase-na, “Göz gelişimini etkileyen faktörlerden birisi de ortamdaki ışığın azlığı ya da çokluğudur. Bir oda iyi aydınlatılmış olsa bile 400 lüxlük bir aydınlığa sahiptir. Halbulki ev dışında hava kapalı olsa dahi bu rakam 40 bin lüx değerindedir. Yani kapalı mekandaki ışık miktarı, açık alanlardakinin yüzde 1’i seviyesinde. Karanlık ortamda göz daha çok büyüdüğü için miyopi de buna paralel olarak büyüyor. Bu nedenle çocukları küçük yaşlardan itibaren her gün 2 saat gün ışığına çıkarmak gerekiyor” dedi.
İlerlemesini yavaşlatıyor
Açık havada büyüyen çocukların miyopi ilerlemesinde yavaşlama gözlemlendiği bilgisini veren Op. Dr. Bilgehan Sezgin Asena, “Güneş ışığı vücutta dopamin hormonunun salgılanmasını sağlıyor. Dopamin de göz büyümesini yavaşlatıyor. Bu nedenle miyopinin ilerlemesi de azalıyor. Çocukların dış mekandaki sportif faaliyetler ve sosyal aktivitelere katılımlarının da teşvik edilmesi gerekiyor” dedi. Dr. Asena, genetik geçiş gösteren bir bozukluk olan miyopinin tedavisini; çocukluk çağında gözlük, ergenlik döneminde kontakt lens ve 20’li yaşlarından sonra eğer gözde numara ilerlemesi durmuşsa Excimer Lazer tedavisi olarak özetledi. Anne babaların çocukların gözlerini periyodik olarak muayene ettirmeleri gerektiğini vurgulayan Dr. Asena, çocukların ilk muayenelerinin 2 yaşında yapılması, bozukluk olmasa bile 2 yılda bir devam edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.